SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

AHMED DAVUDOĞLU

177 NOLU HADİSİN ŞERHİ:

 

Hadisin isnadında birbirinden rivayette bulunan dört dane tabiî bir araya gelmiştir ki, nâdirattan sayılır. Bunlar: Salih, Haris, Cafer ve Abdurrahman 'dırlar.

 

Ümmet: Bir Nebiin tabileri ve ashabı demektir. Bazen peygamberin dine da'vet ettiği kimseler ma'nasmda umumi olarak kullanılır. Bu takdirde ümmetin ma'nasmda kâfirler de dâhil olduğundan müslümanlara ümmet-i icabet, kâfirlere ümmet-i dâ'vet denilir. Maamaiih ekseriyetle birinci ma'nada kullanılır.

 

Havârî: Yardımcı, hâlis ve çamaşırcı ma'nalarına gelir. Burada havarilerden murâd; lügat ulemasından Ezheri ile diğer bazılarına göre Nebilerin en yakın ve her türlü kusurdan azade dostlarıdır. Bir tamamları: «Havariler, Nebilerin yardımcılarıdır...» demiş; başkaları mücahidler ma'nasına geldiğini söylemişlerdir. «Havariler, Nebilerden sonra onların yerine halife olabilecek kimselerdir.* diyenler de olmuştur.

 

Bu hadis zahiren; «Bir Nebi gelir onunla bir veya iki kişi beraber olur; başka bir Nebi gelir; onunla beraber kimse yoktur.» hadisine muarız görünürse de hakikatta aralarında muâraza yoktur; çünkü buradaki hadisden murad ekseriyettir. Yani ekseriyet itibariyle her Nebinin ümmetinden havarileri vardır; demektir. Yahud ibareden sıfat hazfedilmiştir. Ma'na: Tâbi'leri bulunan hiç bir Nebi yoktur ki, ümmetinden havarileri olmasın; demektir. Bazıları: «Bu hadis Nebiler hakkındadır. Tabiî bulunmayanlardan bahseden hadis ise Resule mahsustur.» diyerek iki hadisin başka başka ma'nalar taşıdığını iddia etmişlerdir.

 

İbarede atıf harflerinden (sümme)nin kullanılması, Nebilerin sünnetlerinin değiştirilmesi; kendilerinden çok zaman sonra olduğuna tenbih içindir. Rütbede uzaklık bildirmek için kullanılmış olması da caizdir. (Sümme) den sonra gelen zamîr, nahiv ulemâsının «zamir-i kıssa» namını verdikleri zamirdir. Bu zamirle müzekkere işaret edilirse ona «za­mir-i sân» derler. Mânâ şudur: Bilahare bu selef-i salibinin ardından Öyle kötü bir nesil gelir ki, bunların diyanetten hiç bir nasibi olmaz.

 

Sâlih'in : «Böyle bir hadis hakikaten Ebu Râfi'den rivayet olundu.» sözü üzerine Kaadi Iyaz (Rahimehullah) şunları söylemiş­tir: Bunun ma'nası şudur: Salih b. Keysân senedde İbni Mes'ud 'u hiç zikretmeden: bu hadis Ebu Râü 'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den naklen rivayet olunmuştur; demiştir. Filvaki' Buhâri bu hadisi tarihinde muhtasaran: Ebu Râfi'den, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) 'den diyerek rivayet ekmiştir. Ebu Aliy el-Ceyyânî, Ahmed b. Hanbel'in:

 

«Bu hadis mahfuz değildir. Hem bu söz İbni Mes'ud'un sözüne benzemiyor. İbni Mes'ud: «Benimle buluşuncaya kadar sabredin, diyor.» dediğini söylemiştir.

 

İbni Salâh da diyor ki: «Bu hadisi Ahmed b. Hanbel (Rahimehullah) inkâr etmiştir. Amma onu el-Hâris 'den hep mevsuk râvilerden müteşekkil bir cemaat rivayet etmiştir. Zaif râviler hakkın­da yazılan kitaplarda biz el-Hâris'in zikredildiğini görmedik. İbni Ebi Hatim)in kitabında Yahya b. Main 'den naklen onun sika olduğu söyleniyor. Sonra el-Hâris bu hadisi yalnız başına rivayet etmemiştir. Salih b. Keysan'ın sözünün de işaret ettiği ve-cihle onun tabileri de vardır.İmâm Dâre Kutnî merhum «Kitâbu'l-İIel» adlı eserinde bu hadisin başka yollardan da rivayet edildiğini, bunlardan birinin Ebu Vâkıd el-Leysî yolu olup İbni Mes'ud'dan, o da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklettiğini zikretmiştir.

              

İbni Mes'ud (Radiyallahu anh) 'in: «Benimle buluşuncaya kadar sabredin!» demesi münkeri inkârdan dolayı kan döküleceği yahud fitne baş göstereceği veya benzeri bir hadise meydana geleceği içindir. Bu hadisde bozgunculara karşı elle ve dille cihada teşvik buyurulması fitne çıkmasına sebeb olmayacak yerlere mahsustur. Şu da var ki, bu hadis geç­miş ümmetler hakkındadır. Onun lâfzında bu ümmetin zikri geçmemiştir. İmam Nevevi bütün bu kavilleri zikrettikden sonra: «İmam Ahmed   merhumun bu hadise dokunması şaşılacak şeydir.» der.